Hayat önümüze bolca seçenek çıkaran bir yolculuk. Ve bu yolculukta seçimlerimizi yaparken bazen denemekten kaçınıyoruz önümüze konan yemekleri. Aslında belki de çocuklarımıza kazandırmamız gereken önemli alışkanlıklardan bir tanesi denemeden karar vermemek.
Denemeler, denemeler, denemeler… Bazısı keyif verici bazısı
üzücü ve hayatın içinde keyif almak kadar üzülmek de var. Değerli bir dostumun
dediği gibi denge karşıtlıklardan doğar. Sürekli bir keyif alma beklentisi
içerisindeyseniz dengede değilsiniz demektir. Ya da üzüntüyü görmeden keyfin ne
olduğunu nasıl bileceksiniz? Çünkü karşıtlıklar dünyasında bir şeyi karşıtıyla
kıyaslayarak algılıyoruz. Beyazı siyaha olan benzerliği ve ondan farklılığıyla
algıladığınız gibi.
Oğlumu büyütme yolculuğumda sıkça ağzımdan çıkan cümlelerden
biri şu oldu: Ama bir dene. Çünkü denemeden bilemiyoruz. Bir başkasının
deneyimi bizim deneyimizin yerini almıyor. Benim bir yemekten, bir oyundan, bir
insandan aldığım keyifle seninki aynı olamaz. O zaman benim fikrim ne olursa
olsun senin bu deneyimi bizzat yaşaman lazım bir karar verebilmek için.
Beğendin mi, beğenmedin mi?
Çeviri eğitiminde de sıkça şunu söylüyorum öğrenme
yolculuğumda bana eşlik eden arkadaşlarıma, öğrencilere: Bir dene. Çeviri
işletmesinde çalışmak istemiyorum çünkü onlar hakkında …. diyorlar. Kim ne
derse desin eğer tabağına bu konduysa bir dene, belki de çok keyif alacaksın bu
deneyimden. Hele ki denemek istiyor ama korkuyorsan, çekiniyorsan tam da üstüne
gitmen gereken noktadasın. Denemeden bilemezsin. Öğretmen derste anlatıyor.
Arkadaşlar bugünün dünyası iş birliği üzerine kurulu. Rekabetin yerini iş
birliği aldı ve etrafımız sayısız iş birliği örnekleriyle dolu. Instagram
profilleri, düetler, ortak yazarlı yayınlar, çeviri projeleri, bilimsel
projeler, ekip çalışmasına dayalı sanat ürünleri ve daha pek çoğu bize hep aynı
şeyi söylüyor: Ekip çalışması sinerji yaratır ve bu sinerji bireysel çalışmadan
daha verimlidir. O zaman denemek lazım mı? Tabağımıza konan bu yemeğe bir şans
vermek lazım. Belki de severiz, belki az belki çok. Ve mutlaka bu deneyimden
bir şeyler öğrenirsin, kendini tanırsın. Korkuyorum ve istemiyorum. Ben de
oğluma dediğim gibi “Ama bir dene” diyorum çünkü denemeden bilemezsin.
Artık daha iyi biliyorum ki hayat sizin tabağınıza o yemeği
koyduysa o yemek denenecek. Denemezseniz çok şey kaçıracaksınız, emin olun. Ve
o yemek bir daha konacak önünüze, sizin direnciniz kırılana ve siz esneyene
kadar. O zaman hayatın şarkısına bir kulak vermek lazım. Ne demeye geldin demek
lazım karşınıza çıkana? Çünkü hayatta her şeyin bir nedeni vardır.
İlaç gibi geldi🥲 Yüreğinize sağlık💕
YanıtlaSil